Danıştay: Hocanın öğrencisine attığı bildiriler cinsel taciz değil

dunyadan

Aktif Üye
Danıştay: Hocanın öğrencisine attığı bildiriler cinsel taciz değil
Danıştay, üniversetilerde ve okullarda yaşanan ‘cinsel taciz’ iddialarına ilişkin örnek niteliğinde bir karara imza attı. Bir üniversitede yardımcı doçentin öğrencisine attığı mesajları, ‘duygu açıklaması’ kapsamında değerlendiren Danıştay, yardımcı doçente verilen aylıktan kesme cezasını iptal etti.

Üniversitelerdeki taciz iddiaları sık sık dava konusu oluyor. Bunlardan birisi de bir İletişim Fakültesi’nde yaşandı. Fakültede bakılırsav yapan bir yardımcı doçent, hoşlandığı öğrencisine mesajlar attı. Bu mesajları kayda olan öğrenci ise yardımcı doçent hakkında şikayette bulundu. Şikayet üzerine yapılan inceleme kararında Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 8/1-i maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. Konu davalık oldu.

Danıştay’ın konuyla ilgili sonucunda neler yer alıyor?

Olay şöyleki gelişti. . Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak bakılırsav yapan davacı, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 8/1-i maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.05.2015 tarih ve 23345 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istedi.

İdare Mahkemesince; mesaj ve konuşmalarında şikayetçi öğrenciden hoşlandığını ima eden ifadeler kullanan davacının tespit edilen eyleminin, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 5/1-i maddesi uyarınca, öğrencilerle olan ilişkilerinde devlet memurluğu ve öğretim elemanı saygınlığına aykırı davranışlarda bulunmak fiili kapsamında olduğu kararına ulaşıldığından, söz konusu fiilin uyarma cezasını gerektirdiği, bir daha bir derece hafifçe ceza uygulanıp uygulanmayacağı hususundaki değerlendirmenin ise davacının geçmiş hizmetleri gözetilmek suretiyle yapılması gerekmekte iken indirim değerlendirmesinin bu kapsamda yapılmadığı beraber değerlendirildiğinde, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sebebi öne sürülerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.


21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 5/1-i maddesinde, öğrencilerle olan ilişkilerinde, Devlet memurluğu ve öğretim elemanı saygınlığına aykırı davranışlarda bulunmak fiili uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller içinde sayılırken, 8/1-i maddesinde, hizmet arasında taşıdığı resmi sıfatın gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller içinde sayılmış olup, aynı Yönetmeliğin ”İyi Halin Değerlendirilmesi” başlıklı 16. maddesinde, “Geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı belgesi alan yönetici ve öğretim elemanları ile memurlar ve diğer personel için verilecek cezalarda bir derece hafifçe olanı uygulanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Telefon mesajları, hoşlanma temelinde birer duygu açıklamasından ibaret

Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında başlatılan soruşturma neticesinde hazırlanan raporda özetle, “Davacının gerek telefon mesajlarındaki ifadeleri, gerekse gizli kayda alınmış konuşmalarının hoşlanma temelinde birer duygu açıklaması mahiyetinde olduğu, bu itibarla cinsel taciz suçunun unsurlarının oluşmadığı, cinsel taciz içeren herhangi bir cümle olmadığı gibi açıkça şikayetçiden hoşlandığını belirten bir beyanı dahi bulunmadığı, sadece şikayetçiden hoşlandığını ima eden ifadeler olduğu, ayrıca şikayetçinin sohbete son verilmesi veya kendisinin rahatsız olduğu yönünde herhangi bir reaksiyonu, mesajı bulunmadığı açıklandıkten daha sonra, 23 Ocak 2015 tarihine kadar çeşitli mesajlarda şikayetçi öğrenciye sürekli ön adıyla hitap eden, aşırı ilgi göstermeyi hissettiren, başbaşa görüşmeyi talep eden ifadeler kullanan, öğrencinin fazla samimiyetten sıkıldığını ve yalnız kalmaktan kaçındığını hissettiren cevaplarına rağmen ısrarla görüşmeye yalnız gelmesi için davet etmeye yönelik mesajlar ile ortaya çıkan davranışların, öğretim üyesi ile lisans öğrencisi içinde elbette bulunması gereken ölçülü ilişkiye uymadığı, davacının bu davranışlarının Yönetmeliğin uyarma cezası başlıklı 5. maddesinde yer alan “Öğrencilerle olan ilişkilerinde, Devlet memurluğu ve öğretim elemanı saygınlığına aykırı davranışlarda bulunmak” ve “Taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” fiilleri ile kınama cezası başlıklı 6. maddesinde yer alan “Hizmet haricinde, resmi sıfatın gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” ve aylıktan kesme cezası başlıklı 8. maddesinde yer alan “Hizmet arasında taşıdığı resmi sıfatın gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” eylemlerini oluşturduğu, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan fikri içtima hükmü uyarınca en ağır ceza olan aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması gerektiği, suçun Yönetmeliğin dört ayrı hükmünü ihlal ettiği, savunmasında pişmanlık ifade eden bir beyan olmadığı göz önünde bulundurularak Yönetmeliğin 16. maddesinde yer alan iyi halin değerlendirilmesi hükmü uyarınca indirim yapılmasının gerekmediği” şeklinde teklif getirilmesi üzerine, anılan Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca davacının 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, davacının eyleminin Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 5/1-i maddesi uyarınca, öğrencilerle olan ilişkilerinde devlet memurluğu ve öğretim elemanı saygınlığına aykırı davranışlarda bulunmak fiili kapsamında olduğu ve söz konusu fiilin uyarma cezasını gerektirdiği tespitine yer verildikten daha sonra, ayrıca bir derece hafifçe ceza uygulanıp uygulanmayacağı hususundaki değerlendirmenin davacının geçmiş hizmetleri gözetilmek suretiyle yapılması gerekmekte iken indirim değerlendirmesinin bu kapsamda yapılmadığı öne sürülen nedenine yer verildiği görülmekte ise de; fiili uyarma cezasını gerektiren davacı hakkında, dava konusu olaya özgü olarak davalı idarece iyi hal indirimi uygulanması gerekmemektedir. Açıklanan niçinlerle, temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.