Kitap İncelemesi: Annie Cohen-Solal’dan “Yabancı Picasso”

dunyadan

Aktif Üye
Çoğu vakada, olağanüstü derecede benmerkezci Picasso’nun suçlanacağından şüpheleniliyor. (Parisli eski bir arkadaşı olan Jacob’ı bir Nazi toplama kampından kurtarmış olabilecek bir dilekçeyi neden imzalamayı reddettiği konusunda yalnızca spekülasyon yapılabilir. Ve Braque’nin Picasso’nun “Braque” dediğini duyduğunda ne düşünmüş olabileceği merak edilebilir. beni en çok seven kadındır.”)

Sartre ve Leo Castelli’nin biyografilerini yazan Cohen-Solal’ın bazı etik çekinceleri var, ancak Picasso’ya karşı tavrı olumlu, hatta kutlayıcı. Kitap boyunca “dahi” ifadeleri parti balonları gibi süzülüyor. “Kahramanca” ve “Korkusuz” dönüş.

Açıkça sorunlu olduğu zamanlarda bile, onun biraz rahatlamasına izin veriyor. O bir fırsatçı mıydı? Güvenli. Bu nedenle, Almanya’nın Fransa’yı işgali sırasında korunmak için neredeyse kesin olarak Nazi bağlantılı Cocteau ile güçlerini birleştirdi. Ve muhtemelen bu yüzden savaştan sonra diğer tarafa döndü ve Fransız Komünist Partisine katıldı. Cohen-Solal, bazı tarihçiler tarafından sanatındaki radikal ve “klasik” aşamalar arasındaki salınımlarda yansıtılan bu tür görünüşte çelişkili hareketlerin, “yabancı” statüsünün kendisine aşıladığı varoluşsal kırılganlıkla açıklanabileceğini öne sürüyor.

Onun bu konudaki görüşünü Amerikalı sosyolog ve sivil haklar aktivisti WEB Du Bois’inkiyle karşılaştırıyor, ancak bunların eşit değerde olduğundan şüpheliyim. Du Bois, “renkli çizgi” ile tanımlanan bir kimlik olarak, ırk bağlamında yabancılıktan söz etti. O siyahtı; Picasso beyazdı. Durumları -karşılaştıkları risk faktörleri- gerçekten karşılaştırılamaz, sanatçının Montmartre’deki ilk çılgın kazıları ile günümüz Paris’indeki bir göçmen gecekondu mahallesi de karşılaştırılamaz.

Aynı zamanda, her iki adam da farklılığın -kendilerinin- gerçekleri ve baskılarıyla yüzleştiler ve bundan kaçınmaya ya da küçümsemeye çalışmak yerine, onu güçleri haline getirdiler, oldukları şey haline getirdiler. (Fransız hükümeti 1959’da Picasso’ya vatandaşlık teklif ettiğinde, daha önce söz verdiği için davete cevap verme zahmetine bile girmedi.)