Kitap incelemesi: Olivia Wolfgang-Smith’in “Cam İşleri”

CAM İŞLERİ, kaydeden Olivia Wolfgang Smith


Olivia Wolfgang-Smith’in ilk romanı Glassworks’ü okurken bir şişe kırdım. Bir elimde kitap, diğer elimde saç yağı dolu bir kap vardı ve şişe kaydı, lavabodan sekti ve kırıldı. Romandan beklenmedik ayrılışımı işledikten sonra ironiye gülümsedim. Glassworks’te her şey kırılır. Konuşmalar, parçalanan tabaklar, yaralı bedenler ve açığa çıkan ruhlar tarafından kesintiye uğratılır. Bu hikayede yıkımla başa çıkmayı öğrenmelisiniz.

Glassworks, her biri bir önceki neslin omzunun üzerinden bakan dört romanda anlatılan panoramik bir aile destanıdır. 1910’da Agnes’i takip ediyoruz; 1938’de oğlu Edward; 1986’da kızı Novak; ve 2015’te Novak’ı seven bir kadının kızı Flip. Hikayesi, her karakterin bir şekilde birlikte çalıştığı cam gibi, kırma ve yeniden tasarlama hakkında. Hepsi benzer sorularla boğuşuyor: Bir benlik nasıl geliştirilir, bir miras nedir ve onu yaratmak için neyi yok etmek gerekir?

Kitap, bilimsel modeller yaratmak için bir doğa bilimci ve cam üfleyici olan Ignace Novak’ı işe alan zengin bir Boston üniversitesi bağışçısı olan Agnes Carter ile başlıyor. Özel olarak, Agnes şiddetli, para israf eden bir koca tarafından işkence görür. Hikayesi, Glassworks’ün içinden geçen bir temayı – bölünmüş benliği – tanıtıyor. Agnes, mutluluk ve görev arasında kalmış bir kadındır. Dahi anlardan ciddi akıl hastalığına dönüşen Ignace’e sessizce aşık olur. İlişkileri, güzelliğe ve vahşete, inşaa ve çürümeye olan yakınlıkları ile tanımlanır. Wolfgang Smith’in yazıları bu gerilimde şarkı söylüyor.

Ignace bir bal arısı tarafından sokulduğunda, ikisi ezilmiş karkası alır ve Agnes onu sürüklemeye başlar. Arı taslağı, daha sonra nesilden nesile aktarılan küçük bir cam modele ilham verdi. Güçlü bir metafor haline gelir. “Bal arısı: boyutunu çok aşan bir güçle tehlikeli, ancak yalnızca kendi kendini yok etme pahasına.”