Pozitif Hukuk Yazılı Mıdır ?

Umut

Yeni Üye
Pozitif Hukuk Yazılı Mıdır?

Pozitif hukuk, toplumda geçerli olan ve devlet tarafından şekillendirilen hukuk kurallarını ifade eder. Bu hukuk, devletin yetkili organları tarafından belirlenen ve uygulanması zorunlu olan kuralları içerir. Ancak, pozitif hukukun yazılı olup olmadığı, hukuk teorisi ve pratiği açısından önemli bir tartışma konusudur. Bu makalede, pozitif hukukun yazılı olup olmadığı sorusu üzerinden hukuk sistemleri ve uygulamaları incelenecek ve bu konudaki farklı görüşler ele alınacaktır.

Pozitif Hukuk ve Yazılılık Kavramı

Pozitif hukuk, belirli bir devletin, toplumun hukuk düzenine uygun olarak belirlediği kuralların toplamıdır. Bu kurallar, yazılı ve yazılı olmayan normlardan oluşabilir. Yazılı hukuk, yasaların, tüzüklerin, yönetmeliklerin ve diğer resmi düzenlemelerin yazılı hale getirilmiş halidir. Ancak, pozitif hukukun tamamı yalnızca yazılı kurallarla sınırlı değildir. Yazılı olmayan normlar da, örf ve adet hukuku gibi geleneksel hukuk biçimleri de pozitif hukukun bir parçası olabilir.

Pozitif hukukun yazılı olması, her zaman yasal bir zorunluluk anlamına gelmez. Zira bazı hukuk sistemlerinde, yazılı olmayan kurallar da geçerli olabilir. Örneğin, İngiltere gibi örf ve adet hukukunun yaygın olduğu bazı ülkelerde, yazılı olmayan hukuki normlar önemli bir yer tutmaktadır. Bu durumda pozitif hukuk, yalnızca yazılı kanunlardan ibaret olamayacak kadar geniş bir anlam taşır.

Pozitif Hukuk Yazılı Olmalı Mıdır?

Pozitif hukukun yazılı olması gerektiği yönündeki görüşler, genellikle hukuk devletinin gereklilikleriyle ilişkilidir. Yazılı hukuk, hukuk kurallarının belirli ve öngörülebilir olmasını sağlar. Bu, vatandaşların hak ve yükümlülüklerini bilmesini, devletin ise adil ve tarafsız bir şekilde uygulama yapmasını mümkün kılar. Hukuk kurallarının yazılı hale getirilmesi, hukukun belirliliğini artırır ve keyfi uygulamaların önüne geçer.

Ancak, pozitif hukukun her zaman yazılı olması gerektiği görüşüne karşı çıkanlar da vardır. Bu görüşe göre, toplumun geleneksel değerleri, örf ve adetler de önemli bir hukuki kaynaktır. Özellikle toplumun küçük ve yerel düzeydeki düzenlemeleri, yazılı hale getirilmeden de geçerli olabilir. Bu bakımdan, sadece yazılı hukuka dayalı bir hukuk sistemi, toplumun çeşitliliğini ve dinamizmini yeterince yansıtamayabilir.

Pozitif Hukukun Yazılı Olmayan Kaynakları

Pozitif hukuk, her ne kadar modern hukuk sistemlerinde büyük ölçüde yazılı normlara dayansa da, yazılı olmayan hukuk kaynakları da önemli bir yer tutar. Örf ve adet hukuku, toplumun geleneksel uygulamalarına dayalı olarak şekillenir ve yazılı bir metne ihtiyaç duymaz. Bu tür hukuk normları, toplumun genel kabulü ve uygulamaları ile geçerlilik kazanır.

Özellikle Roma Hukuku'nda ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde, örf ve adet hukuku önemli bir yer tutar. Bu tür hukuk, yazılı kurallar kadar bağlayıcı olmasa da, toplumdaki hukuki düzenin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle, pozitif hukuk sadece yazılı kurallardan oluşmaz, yazılı olmayan geleneksel kurallar da bu sistemin bir parçasıdır.

Pozitif Hukuk ve Yargı Kararları

Pozitif hukuk, yalnızca yasalarla sınırlı olmayıp, aynı zamanda yargı kararlarıyla da şekillenir. Yargı kararları, belirli bir davada uygulanan hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması sonucunda ortaya çıkar. Yargı organları, yazılı hukuk kurallarına uygun şekilde kararlar alırken, bazen bu kuralları genişletebilir ya da daraltabilir. Yargıçların verdiği kararlar, hukukun gelişimine katkı sağlar ve bu kararlar, pozitif hukukun bir kaynağı haline gelir.

Bununla birlikte, yargı kararlarının yazılı olup olmadığı konusunda da tartışmalar vardır. Özellikle bazı ülkelerde, yargı kararları yazılı hale getirilirken, bazı ülkelerde ise sözlü kararlar öne çıkmaktadır. Ancak, yazılı kararların hukuk sistemindeki önemi büyüktür, çünkü bu kararlar gelecekteki davalar için bir emsal teşkil eder ve hukuk pratiğinin daha tutarlı olmasını sağlar.

Pozitif Hukukta Yazılı Olmayan Kuralların Yeri

Bazı hukuk sistemlerinde, yazılı olmayan kurallar önemli bir yer tutar. Bu kurallar, toplumsal alışkanlıklar, dini inançlar, ahlaki değerler veya tarihsel gelenekler gibi unsurlardan beslenir. Örneğin, bazı yerel yönetimler, kendi bölgelerindeki toplumsal yapı ve ihtiyaçlara göre özel kurallar uygulayabilir. Bu tür kurallar yazılı olmayabilir, ancak yine de hukuki geçerliliğe sahip olabilirler.

Örf ve adet hukukunun en belirgin örneklerinden biri, medeni hukuk alanında görülebilir. Evlilik, miras, nafaka gibi konularda, toplumun geleneksel uygulamaları yazılı hukuka paralel olarak işlemektedir. Bu tür hukuki normlar yazılı kurallar kadar bağlayıcı olmasa da, yine de toplumda geçerli olan ve saygı gösterilen kurallar arasında yer alır.

Sonuç

Pozitif hukuk, yazılı ve yazılı olmayan birçok kaynaktan oluşan dinamik bir sistemdir. Yazılı hukuk, hukukun belirliliğini ve öngörülebilirliğini sağlar, ancak yazılı olmayan kurallar da hukuki geçerliliğe sahip olabilir ve bu kurallar da pozitif hukukun bir parçasıdır. Yazılı kurallar, özellikle büyük ve modern devletlerde, hukukun uygulanmasında önemli bir yer tutar. Ancak, küçük ve yerel topluluklarda örf ve adet hukuku gibi yazılı olmayan normlar da geçerliliğini sürdürebilir.

Dolayısıyla, pozitif hukukun yazılı olup olmadığı sorusu, sadece hukukun kaynağını değil, aynı zamanda toplumun değerlerini ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduran bir sorudur. Hukuk sistemleri, her toplumun tarihsel, kültürel ve sosyo-ekonomik yapısına göre şekillenmiş ve bu yapılar doğrultusunda yazılı ve yazılı olmayan kurallar arasında bir denge kurmuştur. Bu bağlamda, pozitif hukuk yazılı olmak zorunda olmasa da, yazılı kurallar modern hukuk sistemlerinin en belirgin özelliği olarak kabul edilmektedir.