Türkiye Komünist Fırkası Ne Zaman Kapatıldı ?

Kaan

Yeni Üye
Türkiye Komünist Fırkası ve Kapatılma Süreci

Türkiye Komünist Fırkası (TKF), Türkiye’deki ilk komünist siyasi parti olarak önemli bir yere sahiptir. 1920’lerde kurulan bu parti, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki politik ortamda komünizm ideolojisini yaymayı amaçlayan bir oluşum olarak öne çıkmıştır. Ancak Türkiye'de çok partili hayata geçişin zor olduğu ve siyasi ortamın çok hızlı değiştiği dönemde Türkiye Komünist Fırkası'nın faaliyetleri de çeşitli zorluklarla karşılaşmıştır. 1925’te Türkiye Komünist Fırkası’nın kapatılması, sadece partinin siyasi yaşamının sonlanması değil, aynı zamanda dönemin Türkiye'sindeki toplumsal ve siyasi dönüşümlerin de bir yansımasıdır. Peki, Türkiye Komünist Fırkası neden kapatıldı? Bu sorunun yanıtına dönemin koşullarını inceleyerek ulaşmak mümkündür.

Türkiye Komünist Fırkası'nın Kuruluşu ve İlk Yılları

Türkiye Komünist Fırkası, 1920 yılında İstanbul’da kuruldu. Kurucuları arasında Mustafa Suphi, Yakup Kadir, İsmail Akpınar gibi isimler yer almaktadır. Türkiye’nin sosyal yapısı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden itibaren feodal yapıdan kapitalist yapıya doğru bir dönüşüm geçiriyordu. Bu dönüşüm, işçi sınıfının ve emekçi halkın haklarını savunma amacı güden bir siyasi hareketin ortaya çıkmasını sağlamıştır. TKF, Marksist-Leninist bir çizgide ilerleyerek, sosyalist bir Türkiye hayali kurmuştur.

Ancak, Türkiye Komünist Fırkası’nın kuruluşu, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sonrası yeni kurulan Cumhuriyet rejimiyle uyumsuz bir durum yaratmıştır. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında devletin üniter yapısını ve milli bağımsızlığı koruma amacı gütmekteydiler. Bu bağlamda komünizm, özellikle Sovyetler Birliği’nin etkisi altındaki bir ideoloji olarak, Türkiye’deki siyasi elitler tarafından tehdit olarak algılanmıştır.

Türkiye Komünist Fırkası'nın Kapatılma Sebepleri

TKF’nin kapatılmasının temel sebeplerine bakıldığında, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulan rejiminin ideolojik yapısıyla uyuşmazlık olduğu görülmektedir. 1923’te kurulan Cumhuriyet, merkeziyetçi bir yapı benimsemiş, devletin kontrolü altında güçlü bir yönetim anlayışı ortaya çıkmıştır. Komünist ideoloji ise tam tersi, sınıfsız bir toplum ve merkeziyetçi olmayan, halkın kendi kaderini tayin edebileceği bir yapı savunmaktaydı. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin etkisi, Türkiye’deki ulusal güvenlik kaygılarını arttırmış, bu da komünist hareketlerin hızla baskı altına alınmasına yol açmıştır.

1925’teki Şeyh Sait İsyanı, hükümetin komünist hareketlere karşı sert bir tutum almasını tetikleyen olaylardan biri olmuştur. Bu isyan, sadece Kürt milliyetçiliği ile değil, aynı zamanda sol hareketlerin de etkisiyle gerçekleşmişti. İsyanın bastırılmasından sonra, özellikle sosyalist grupların ve komünistlerin faaliyetleri kısıtlanmaya başlanmıştır. 1925 yılında, Türk hükümeti çıkardığı Takrir-i Sükun Kanunu ile ülkedeki sol hareketleri yasaklamış ve bu hareketlerin takipçilerinin cezalandırılmasının yolunu açmıştır. Bu dönemde Türkiye Komünist Fırkası da kapatılmıştır.

Türkiye Komünist Fırkası'nın Kapatılmasından Sonra Yaşananlar

TKF’nin kapatılmasından sonra, komünist hareketin Türkiye’deki siyasi yaşam üzerindeki etkisi hemen son bulmamıştır. Parti kapatılmış olsa da, komünizm ideolojisini benimseyen bireyler ve gruplar, yeraltında ya da gizli olarak faaliyet göstermeyi sürdürmüşlerdir. 1920’lerin sonlarına doğru, Sovyetler Birliği’nin desteğiyle kurulan başka komünist gruplar ve partiler, bir süre Türkiye’de gizli faaliyetlerde bulunmuş, ancak bu grupların da faaliyetleri zamanla engellenmiştir.

Türkiye Komünist Fırkası’nın kapatılmasının ardından, komünizmin propagandası ve bu ideolojiyi savunan hareketlerin çoğu, dönemin hükümetlerinin baskıları ve cezai müeyyideleri nedeniyle yalnızca yeraltı faaliyetleri olarak devam etmiştir. Bu dönemdeki komünist hareketlerin Türkiye’deki toplumsal ve siyasal yapıya karşı ne kadar etkili olduğu tartışmalı bir konu olsa da, partisiz komünist fikirlerin Türkiye’deki sol görüşlü bireyler arasında etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Türkiye Komünist Fırkası'nın Ardından Gelişen Sol Hareketler

Türkiye Komünist Fırkası kapatıldıktan sonra, komünizm ideolojisini benimseyen bir başka parti veya hareket kurulmamış olsa da, ilerleyen yıllarda özellikle 1960’lı yıllarda sol hareketler yeniden gündeme gelmiştir. 1960’ların başında, özellikle işçi sınıfının taleplerinin ön plana çıkması ve dünya çapında sosyalist hareketlerin yayılmasının etkisiyle Türkiye’de de sosyalist partiler ve gruplar yeniden oluşmaya başlamıştır. Bu dönemdeki komünist gruplar, her ne kadar Türkiye Komünist Fırkası’ndan bağımsız bir yapıya sahip olsalar da, onun mirasını taşıyan ideolojik temelleri benimsemişlerdir.

Türkiye Komünist Fırkası’nın Kapanmasının Toplumsal ve Siyasi Etkileri

Türkiye Komünist Fırkası’nın kapatılması, sadece partinin fiilen varlığını sonlandırmasıyla kalmamış, aynı zamanda Türkiye’deki sol hareketler üzerinde de derin izler bırakmıştır. 1925’teki kapatılma, Türkiye’deki ilk sosyalist hareketlerin güçlü bir şekilde bastırılmasının simgesi olmuştur. Türkiye’nin ulusal bağımsızlık mücadelesi ve Cumhuriyet’in kurulma sürecinde, sosyalist ideolojiler genellikle bir tehdit olarak algılanmış ve bu ideolojilerin Türkiye’deki etkisi sınırlı kalmıştır.

Türkiye Komünist Fırkası’nın kapatılmasının bir diğer önemli sonucu da, Türkiye’deki siyasi ve toplumsal yapının bu ideolojik hareketlere karşı nasıl şekillendiği konusunda bir dönüm noktası olmasıdır. Kapatılan partinin etkisi, yıllar boyunca sosyo-politik tartışmaların bir parçası olmuş ve komünizmin ne kadar etkili bir güç olabileceği konusu, Türkiye’deki farklı dönemlerde yeniden sorgulanmıştır.

Sonuç

Türkiye Komünist Fırkası, Türk siyasi tarihinin erken dönemlerinde önemli bir role sahip olmuştur. Ancak, komünist ideolojinin Türkiye'deki egemen Cumhuriyet ideolojisiyle ve dönemin ulusal güvenlik endişeleriyle çatışması, bu hareketin hızla bastırılmasına ve partinin kapatılmasına yol açmıştır. Türkiye’deki sol hareketlerin tarihi, bu kapatılmanın ardından da çeşitli engellerle karşılaşmış olsa da, 1960’lı yıllardan itibaren yeniden yükselmiş ve Türkiye’nin sosyalist gelenekleri bu dönemdeki hareketlerle şekillenmiştir.